Yunusların özgürlüğü için mücadele eden deniz memelisi uzmanı Ric O’Barry’den TBMM’ye mektup

(EN) Oscar ödüllü Koy (The Cove) isimli belgeselle Japonya’nın Taiji Koyu’nda her yıl gerçekleştirilen yunus katliamını ve yunus ticaretini gözler önüne seren deniz memelisi uzmanı ve aktivist Richard O’Barry, bu hafta TBMM dahilinde rapor hazırlık çalışmalarını sonlandırmayı planlayan Hayvan Hakları Araştırma Komisyonu üyelerine Yunuslara Özgürlük Platformu aracılığıyla bir mektup gönderdi. 

Dünya çapında yunus parklarının yasaklanması için verdiği mücadeleden hareketle Komisyon üyelerine seslenen O’Barry, bu kez Türkiye’nin dünya ülkelerine örnek olacak bir karar alarak yunus parkları ve hayvanlı sirklerdeki hayvan esaretine son vermesini talep etti. 

Geçmişte Flipper dizisinde oynatılan yunusların eğitmenliğini yapmış olan Richard O’Barry, bu yunuslardan birinin gözleri önünde intihar girişiminde bulunmasının ardından, esaret endüstrisi için çalışmayı geride bırakarak, 40 yıldan fazla süredir dünyanın farklı ülkelerinde yunusların özgürlüğü ve rehabilitasyonu için çabalıyor.

Yunuslara Özgürlük Platformu’yla birlikte 2012 yılında Kaş Yunus Parkı’nın kapatılması için uluslararası kampanya yürüten O’Barry, bu kez de, rapor hazırlık çalışmalarına bu hafta yeniden başlayan Türkiye Büyük Millet Meclisi (TBMM) Hayvan Hakları Araştırma Komisyonu üyelerine bir mektup göndererek Türkiye’de yunus parkları ve hayvanlı sirklere son verilmesini ve Türkiye’nin emsal teşkil edecek olumlu bir karar almasını talep etti. 

Dolphin Project kurucusu Richard O’Barry’nin mektubunda şu ifadeler yer aldı: 

“Sizlere, Türkiye’de sürdürülmekte olan esaret karşıtı mücadelelere yönelik desteğimi bildirmek için yazıyorum. Aynı zamanda sizi, ülkenizdeki tüm yunus parklarının kapatılarak, hayvan köleliğine son verilmesi ve 5199 sayılı Hayvanları Koruma Kanunu kapsamında yunusların koruma altına alınması için yürütülen kapsamlı çabaları değerlendirmeye davet ediyorum. Eğer Türkiye yunus gösterilerini ve yunusla terapi programlarını yasaklarsa, bu yalnızca Türkiye için bir dönüm noktası değil, aynı zamanda tüm dünya ülkeleri için fevkalade bir örnek olacaktır.

Bildiğiniz gibi, deniz memelilerinin tutsak edilip turistik etkinliklerde ve sözde terapi seanslarında kullanılması, ülkenizde ve dünya çapında geniş çaplı toplumsal tepkilere neden olmaktadır.

Yunusların ve diğer türlerin bu ticari çıkarlar doğrultusunda, bilime aykırı şekilde kullanılmaları insanlık dışı olduğu gibi, aynı zamanda bireyler için de tehlike arz etmektedir. Özellikle yunus terapisi gibi sözde tedavi seanslarının aldatmacadan ibaret olduğu aşikârdır.

Uluslararası düzeyde kabul görmüş bilim insanlarının çalışmalarına Türkçe ve İngilizce olarak, Türkiye Cumhuriyeti Sağlık Bakanlığı’nın sözde yunus terapileri konusundaki uzman görüşüne verdiği yanıta ve Okyanusları Koruma Derneği’nin raporuna Türkçe ve İngilizce olarak ulaşabilirsiniz.

Hayatımın önemli bir kısmında yunuslar ile beraber çalıştım ve bu hayvanların neden tutsak edilmemeleri gerektiğini belki de herkesten daha iyi biliyorum. ABD’deki tesislerde esaret endüstrisi için çalıştım, çeşitli yunus parklarında görev aldım ve hatta Flipper isimli televizyon dizisi için yunusları eğittim. Gösteriler, yunuslarla yüzme ve yunus terapisi etkinlikleri sırasında neler yaşandığını bizzat biliyorum.

Bu nedenle şunu net bir şekilde söyleyebilirim: Dünyanın neresinde olursa olsun, esaret hiç iyi bir fikir değil. Ne yunuslar için, ne de morslar, beyaz balinalar, deniz aslanları, foklar veya diğer türler için…

Yıllardır kişisel tecrübelerimi ve bilgimi, ABD’den Filipinler’e kadar dünyanın farklı ülkelerinde devlet başkanlarıyla, bakanlık temsilcileriyle ve sivil toplum kuruluşlarıyla paylaşarak hayvan esareti ve yunus terapisinin perde arkasındaki gerçekleri göstermek için büyük bir çaba sarfediyorum. Türkiye’deki milyonlarca duyarlı insan gibi, hayvanlar konusunda gelecek kuşaklarımız için yapıcı bir yaklaşımdan başka bir şey istemiyorum.

Bu nedenle Türkiye’deki yunus parklarının da, İsviçre, Yunanistan, Slovenya, Hırvatistan, Hindistan gibi ülkelerde, Kaliforniya, Güney Karolina ve Meksika gibi eyaletlerde olduğu gibi, kapatıldığını ve yasaklandığını görmeyi umuyorum.

Türkiye Büyük Millet Meclisi’nin ve komisyonunuzun bu şansı değerlendirmesini, tüm yunus parklarını ve hayvan sirkleri yasaklayarak esareti sonlandırmasını ve diğer ülkelere olumlu bir örnek olmasını içtenlikle diliyorum.

İlginiz için teşekkür ederim.

Saygılarımla,

Richard O’Barry

Dolphin Project Kurucusu ve Başkanı”

Koy (The Cove) belgeseli hakkında

“Bir yunusun yüzündeki gülümseme doğadaki en aldatıcı yanılgıdır.” – Ric O’Barry

2010 yılında En İyi Belgesel Film dalında Oscar ödülü kazanan Koy, Japon balıkçı köyü Taiji’de her yıl Eylül-Nisan ayları arasında düzenli sürek avlarıyla acımasızca katledilen onbinlerce yunusun dramını ve milyar dolarlık bir sektör haline gelen yunus parklarının perde arkasını anlatıyor. 

Japon balıkçılar, geleneksel olduğunu iddia ettikleri bu kanlı sürek avında, uzun metal sopalarla deniz yüzeyine vurarak yunusların sonar (yön bulma) sistemini bozuyor ve sürüleri küçük bir koyda sıkıştırıyorlar. Katliam ve yunus parkları için hayvan ticareti de tam da bu koyda başlıyor. Eti için avlanan yunuslar, etlerine saplanan kancalar ve nefes aldıkları deliklere sokulan metal sopalarla dakikalarca ölüme terk ediliyor ve kendi kanları içinde boğulmaları sağlanıyor. 

Anneleriyle yüzen yavru yunuslar, suda çaresizce çırpınırken, sağlıklı olan bireyler Türkiye dahil olmak üzere dünyanın dört bir yanındaki yunus parklarına satılıyor. 

Deniz parklarındaki ve tematik akvaryumlardaki tutsak yunuslar ve diğer deniz memelileri ise, büyük bir stres ve esaret altında tüm ömürlerini geçirmek zorunda kalıyor ve insanların eğlencesi için sömürülüyorlar. Neredeyse tamamı stresten ülser olduğu için ölü balıklar arasındaki ilaç takviyeleriyle canlı tutuluyor. Birçoğu da kısa süre sonra olumsuz şartlara, bireyler arasındaki kavgalara ve esarete dayanamadıkları için özgürlüğe yeniden kavuşamadan hayatını yitiriyor.

Türkiye de, geçtiğimiz yıllarda işletmecilerin talepleri üzerine yunus parkları için Taiji’den ithal ettiği 20 yunusla bu kanlı ticarete ortak olan ülkeler arasında yer alıyor. 

http://yunuslaraozgurluk.com/onlar-aslinda-gulumsemiyor

http://yunuslaraozgurluk.com/yunus-parklarina-nasil-nereden-geliyorlar-taiji

http://yunuslaraozgurluk.com/taiji-nadir-bulunan-bir-albino-yunus-daha-yakalandi-grampus-2014

* Mektubun çevirisini yapan Yağmur Güvenç’e ve Yağız Berk Uğurcan’a bir kez daha teşekkür ederiz. Yağmur, aynı zamanda İstanbul Eyüp’teki İstanbul Dolphinarium yunus parkının kapatılması için change.org platformu üzerinden bir imza kampanyası yürütüyor ve İBB Başkanı Ekrem İmamoğlu’ndan İBB’ye ait olan bu tesisin kapatılıp hayvanların koruma altına alınmasını talep ediyor. İmza sayısı 150 bine yaklaşan kampanyaya destek vermek için bu bağlantıda yer alan metni imzalayıp paylaşabilirsiniz.